Üsküdar Üniversitesi’nden YKS öncesi stres yönetimi önerileri
Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü ve Psikiyatrist Prof. terimini kullandı.
Üsküdar Üniversitesi’nden yapılan açıklamaya göre, bu yıl 3 milyon 527 bin 463 adayın başvurduğu Yükseköğretim Kurumları Sınavı (YKS) 17 ve 18 Haziran tarihlerinde yapılacak.
Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, YKS sınavı öncesi gerginlik yönetimi konusunda öğrenci ve ailelere önemli tekliflerde bulundu.
Sınavı “akademik başarı stresi” olarak tanımlayan Tarhan, performans kaygısı yaşayan kişilerin gerilimin kaynağını doğru anlamlandırdıkları takdirde gerilimlerini yönetebileceklerini belirtti.
Doğru mana yüklemesini örneklerle anlatan Tarhan, şunları söyledi:
“İnsan, ‘Bu hayat yolunda önemli bir adım. Bu adımı geçersem bir şeyler kazanıyorum. Bu adımı geçemezsem sadece bir adım kaybediyorum, seneye bu adımı tekrar geçeceğim’ diye düşündüğünde, ‘ diye elinden geleni yapar ama sonunda kabullenir hale gelir.
Bu gerilim yönetilen bir gerilim haline gelir. ‘Başarısız olursam yok olurum, başıma bela olur, beni kimse sevmez’ diye niyet ve şartlanmaları varsa, bu imtihanı yarıda bırakır, imtihanı kaybeder, yapamaz. ne biliyorlar.”
“Çocuklar strese girmekte haklıdır”
Akademik sınavların belirsizlik içerdiğini ve bu nedenle çocuklarda stres yarattığını belirten Tarhan, şöyle devam etti:
“YKS ve LGS gibi üç harf var. Çocuklar gergin olmakta haklılar. Ne olacağını bilmemek gençlerde kaygı uyandırıyor ama böyle durumlarda aile bu endişeyi kontrol edebiliyor. Çocuk “yapabilirsin” dediğinde. yap aslansın” dediğimiz yüksek motivasyon, çocuğun sorumluluk duygusu yüksekse başarısızlık olasılığı akla geliyor. sorumluluk az, yaklaşım farklı.
Çocuğun sorumluluk duygusu yüksekse, çok telaşlı değilse, hırslıysa, ailesi ona ‘kazanmasan da fark etmez’ derse çocuğun tansiyonu yükselir. Böyle durumlarda çocuk ‘Geçmişte çok deneme yaptın, çok başarılı oldun, çok çalıştın’ diyerek olumlu tarafını ona hatırlatırsa, çocuk ‘benim’ diyecektir. Ailem elimden gelenin en iyisini yaptığımı anlıyor ve böyle bir durumda acelesi hızla azalıyor. Çocuk sorumsuz ve gevşek ise aile onu her zaman motive etmeye çalışmalıdır.”
Hayatta iyi ve güzel şeylerin çalışarak, ödeyerek, adım adım, sindirerek kazanılması gerektiğine dikkati çeken Tarhan, “Çocuk emekle, emekle bir şey elde edemiyorsa onu hak görüyor. Ailesi vermiş olsa bile. ona göre bunlar testin ne olduğunu bilmeyen dikkatsiz çocuklar.” değerlendirmesini yaptı.
Sınava girerken sonuca değil sürece odaklanması gerektiğini vurgulayan Tarhan, “‘Bu kadar çalıştım, muhtemelen böyle bir sonuç bekliyorum, bu sonuca ulaşırsam başarılıyım demektir.’ Kişi ‘Sınavda başarılı olacağım’ demeli. ‘Başarılı olmalıyım’ düşüncesi başarısızlık korkusu da doğurur.Sınav sırasında oturup düşünür.Ancak sınav sırasında çocuk tüm fikirlerini zihninde vestiyerde atar,sadece telefonunu dışarıda bırakırken.
Ondan sonra ‘şu an önceliğim elimdeki sorularla en iyisini yapmak. En iyi bildiğim yerden başlayarak. Kişi bilmediğim konuları en sona bırakmak için sınav danışmanlarının öğrettiği yöntemleri uygularsa kişinin sınav kaygısı azalacaktır. Sınavı yönetmeyi öğrenen küçük bir çocuk, hayattaki birçok zorluğu yönetmeyi öğrenir.”
Ailenin yanında olduğunuzu hissettirmek kaygıyı azaltır
prof. Nevzat Tarhan, anne babaların da gençlere desteklerini hissettirmeleri gerektiğini belirterek, şöyle devam etti:
Anne babalar, ‘Oğlum bu sınav senin için ölüm meselesi değil. Başarılı olsan da seni seviyoruz. Başarısız olsan da seviyoruz ama başarılı olmak senin geleceğin için önemli. A planı yoksa, B planı, C planı yoksa vardır.’ diyerek yanında olduğunu hissettirmek, çocuktaki kaygıyı azaltır.
Dolayısıyla burada ailenin tutumu değerlidir. Çocuğun olaya bakışı şu şekildedir: ‘Hayattaki amacıma ulaşabilmem için bu sınav engellerini aşmam gerekiyor. Bu benim için korkulacak bir şey değil. Üstesinden gelinmesi gereken bir şey.’ A planı derken, B planı bir şekilde onu geçebilir. Böyle düşünecek ve bugün olmazsa yarın aşacaktır.”
Sınavın sonuç odaklı bir düşünce olmaması gerektiğine işaret eden Tarhan, “Başarılı olacak mıyım, olmayacak mıyım, fikir daha süreç odaklı olmalı. Odaklanınca gerginlik olmuyor. kontrol edemiyor, korku var, kontrol edemediği sonuçtur.” değerlendirmesini yaptı.
Kendini başkalarıyla karşılaştırmanın kaygıyı artırdığını ifade eden Tarhan, sözlerini şöyle tamamladı:
“Hayatta strese bağlı buzlanmalar oluyor. Bu buzlu yolda araba kullanırken buzlanma olursa her şey düzelir, kapalı buzlanmada takla atarsınız.
Aynı şekilde hayatta da böyle görünmez gerilimler vardır. Onlara endişeyle yaklaşmak yerine iki ayağınız havada yürümeyeceksiniz. Bir adım atıyorsun, bir bakıyorsun, bir adım daha atıyorsun. Koşmak, gergin yürümek buzlanmada kaymaya ve düşmeye neden olur.”